YAŞANMIŞ SIRA DIŞI BİR ÖYKÜ
Genç ev hanımının cuma öğleden sonra
kapısı çalındı. Kapıda kitap satan genç bir kadın vardı. Genç kadın, çocuklara
okumak için kitap sattığını ve izin verirse içeri girerek kitapları tanıtabileceğini
söyledi.
Genç ev hanımı çocukları olduğunu düşünerek satıcı kadını içeri aldı. Kitaplar,
hikaye ya da masal kitabı değildi. Grolier’in hazırladığı “Çocuk Psikolojisi
Kitaplığı” isimli bir kitap setiydi. Çocuklarla ilgili herhangi bir sorun yaşandığında
kitapta bu sorunla ilgili hikayenin bulunarak çocuklara okunması sayesinde
çocukların ne yapıp yapmayacakları konusunda bir kıssadan hisse çıkarması söz
konusuydu. Örneğin, çocuk yalan söylerse, kitapta yalan söylemenin ne kadar
yanlış bir şey olduğuna dair bir çocuğun hoşuna gidecek ve dürüstlük konusunda
ders verecek kısa bir hikaye vardı. Satıcı kız yumuşak bir üslupla ikna edici
bir şekilde kitapları tanıttı. Kitapların tutarını söylediğinde, Mary ismindeki
genç ev hanımının gözleri yaşla doldu. Kitapları mutlaka almak istiyordu; ama
kitapların tutarı onun için çok yüksekti. “Bunlar bizim satın alamayacağımız
kadar pahalı.” dedi gözleri kızarmış durumda.
Satıcı genç kadın, “Üzülmeyin belki bir formül buluruz.” dedi. “İsterseniz,
kitaplar sizde hafta sonu kalabilir.” “Çok güzel; ama yine de alamam ki…” Satıcı
kadın, “Eğer hafta sonu bu kitaplardan 10 set satabilirseniz, bu seti size
hediye ederim.” dedi. Mary “Gerçekten mi, bu harika!” diyerek sevindi. En azından
kitapları alabilmesi için bir şansı vardı. Bir vakıf için gönüllü olarak çalışıyordu;
vakıfla ilişkisi olan anne olarak bildiği herkesin telefonunu aldı ve tüm hafta
sonunu kitapları satmaya çalışarak geçirdi. Kitaplara öyle inanmıştı ki, görüştüğü
insanlar kitapları hiç görmeden satın almaya karar vermişlerdi. Satıcı genç kadın
pazartesi günü geldiğinde, kitapları alacak kişilerin telefonlarını ve
adreslerini verdi. Satıcı genç kadın, “İnanılmaz. Daha önce hiç böyle bir şey
görmedim.” diyerek Mary’yi tebrik etti. Daha sonra sözlerine devam etti: “Mary,
bizim şirket için çalışmak ister misin?” Mary’nin onaylayan bakışlarını
görünce, “Yarın sabah birlikte başlarız, o zaman.” dedi.
Mary ve satıcı kadın Ida, ertesi gün birçok evi ziyarete gittiler; birçok kapı
yüzlerine kapandı; birçoğu da ilgilenmedi. Gün bittiğinde elleri bomboştu. Satıcı
Ida, Mary’ye bir satıcının otomobil kullanmayı bilmesi gerektiğini ve ona
isterse o akşam otomobil kullanmayı öğretebileceğini söyledi. O akşam, trafiğin
çok sıkışık olduğu iş saatinde Mary eve kadar kendi sürdü.
İzleyen dokuz ayda Mary 25 bin dolarlık kitap satarak, şirketin en çok kitap
satan yıldız satıcılarından biri oldu. Ancak müşteriler kitapların işe yaramadığından
şikayet ediyorlardı.
“Kitapları aldık; ama hiçbir işe yaramadı. Çocuklar hâlâ bildiklerini yapıyorlar.”
“Kitapları onlara okuyor musunuz?”
“Yoo…”
Bu diyaloglardan şevki kırılan Mary işten ayrıldı ve Mary Kay Kozmetikleri
isimli işini kurdu. İzleyen yıllarda Mary Kay, Amerika’nın en başarılı iş kadını
seçildi. 375 bin güzellik danışmanı ve yıllık 2 milyar dolar ciro ile, Mary Kay
iş dünyasında bir efsaneye dönüştü.
Günlük yaşamda ayağımıza kadar gelen binlerce hediye var. Bir şeye gerçekten
inanmak, bir şeyi gerçekten istemek ve sıra dışı düşünme becerisine sahip olmak
sadece bizim değil, başka birçok insanın kaderini değiştiriyor. Eğer satıcı Ida
Blake, Mary Kay, “Bizim bu kitapları alacak gücümüz yok.” dediğinde çıkıp
gitseydi, ne 10 set kitap satabilecekti, ne de şirketine izleyen dokuz ayda
ekstra 25 bin dolarlık satış kazandıracaktı. Mary Kay, bir ev hanımı olarak
kalacak ve 375 bin güzellik danışmanına iş sahası açamayacak, tanıtılan
ürünlerin üretilmesi için çalışanlara iş fırsatı yaratmayacak, dahası Mary
Kay’in bakım ürünlerini kullanarak kendini iyi hisseden kadınlar olmayacaktı.
“İmkanlar ya da fırsatlar yok” diye bir şey yok. İmkanları ve fırsatları sıra dışı
bir şekilde kullanmayı öğrenmemiş insanlar var.